Diş tedavisinde lazer kullanımı riskli mi?
SAĞLIKGöz ve cilt gibi birçok sağlık sorunu için uygulanacak cerrahide sıklıkla kullanılan bir yöntem haline gelen lazer tedavisi, ağız ve diş sağlığı tedavisinde de etkili çözümler...
Lazer tedavisinin ağız ve diş sağlığında farklı birçok alanda kullanım alanı bulduğunu belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Mete Üçok, lazer tedavisi ile anestezik uygulama ihtiyacının azaldığını ve daha az ağrılı cerrahi işlemlere imkan verdiğini söyledi.
Prof. Dr. Üçok, diş hekimliğinde kullanılan lazerlerin hem yumuşak dokuda hem de sert dokuda kullanılmak üzere iki çeşidinin olduğunu söyleyerek kullanım alanlarını şöyle sıraladı: "Yumuşak doku lazerleri, yumuşak doku cerrahisi ya da koagülasyonunda, kanal içi ya da cep içi dezenfeksiyonunda kullanılır. Sert doku lazerleri ise çürük temizlenmesi, kuron boyu uzatma, kanal genişletme, apikal rezeksiyon, lamina vener için diş kesimi, kuron (kaplama) sökümünde kullanılır." Üçok, lazerlerin kompozit rezin dolguların polimerizasyonunda, diş hassasiyetinin giderilmesinde, tükürük taşının parçalanmasında ve dişlerdeki çatlakların ve çürüğün erken teşhisinde de kullanım alanı bulduğunu da ekledi.
Lazer tedavisi sert dokularda etkili mi?
Restoratif diş tedavisi alanında çürük lezyonunun temizlenmesi amacıyla kullanılabilen sert dokuyla ilgili olan dental lazerlerin de olduğunu belirten Üçok, "Bu sert doku lazerleri seçici olarak çürük dişte yalnızca çürük lezyonunu temizleyerek dişin sağlıklı ve sağlam kısımlarına dokunmamaktadır. Ancak diş sert dokularında her zaman etkili değildirler ve diş minesini ve metal içeren restorasyonları kaldıramazlar" dedi.
Lazerlerin çürük lezyonunun temizliğinde kullanılabildiği gibi endodontide (kök kanal tedavisi) kök kanallarının dezenfeksiyonunda ve diş beyazlatılması işlemleri ve dişin canlılığının (vitalitesinin) ölçülmesi için yapılan testler gibi farklı alanlarda da kullanım alanı bulunuyor. Üçok, lazerin sert dokulardan ziyade daha çok yumuşak dokularda ve onların cerrahisinde kullanıldığının altını çizdi ve bu işlemlerden bazılarını şöyle sıraladı;
"Biyopsi alımında, diş eti büyümelerinin tedavisinde, gingivektomi ve gingivoplasti gibi pembe estetiği içeren uygulamalarda, ağız içinde oluşan aftların tedavisinde, siyahlaşan ya da kahverengileşen diş etlerinin eski estetik pembe haline getirilmesi işlemi olan melanin pigmentasyonu tedavisinde kullanılabilmektedir."
Prof. Dr. Üçok, yapılan akademik çalışmaların cerrahi işlemler esnasında insizyon yapmak (kesi yapmak) için lazer kullanılması ile dikişe olan ihtiyacın azaldığını, kanama kontrolünün sağlandığını ve tedavi sonrası iyileşmenin daha iyi olduğunu gösterdiğini söyledi. Tıpta ve diş hekimliğinde kullanılan lazerlerin esas özelliği tek renkli olmaları olduğunu da ifade eden Üçok, bu sayede hedeflenen dokulara etki edilirken çevre doku tahribatın minimum düzeyde olmasının sağlandığını vurguladı.
Lazer tedavisinde risklere dikkat!
Üçok, son olarak da lazer kullanımından kaynaklanan herhangi bir yansıyan enerji hasarını önlemek için uygun koruyucu gözlük kullanımının hem hasta hem de hekimin göz sağlığı açısından önemli olduğunu kaydederek: "Yoksa istenmeyen hasarlar hem hekimde hem de hastada oluşabilmektedir. Özellikle gözde ilk lazer ışığına maruz kalındığında aşırı sulanma ve ani görüntü dalgalanmaları olabilir. Daha ileri maruziyet durumlarında kornea yanıkları ve katarakta kadar varan hasarlar ortaya çıkabilir. Deride kabarcık oluşumu ve kızarıklıklar oluşabilir. Lazerler yüksek voltaj sistemleri ile kullanılırsa elektrik şoku riski ortaya çıkabilir. Bazı lazerlerde bulunan toksik gazlar sızıntı yaparsa soluma yoluyla hasara sebep olabilir. Lazerin yangın çıkarma ve tutuşma riski de vardır. Lazer uygulaması yapılan oda oldukça iyi havalandırılmalı ve odanın kapısına gerekli uyarı levhaları konulmalıdır" diyerek sözlerini tamamladı.
İlginizi Çekebilir