© Gündemdeyiz

Erken tanı hayat kurtarıyor

Acıbadem Adana Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Yavuz, özellikle son yıllarda yaşanan gelişmelerle, her evredeki meme kanseri hastası için olumlu sonuçlar alınabildiğini...

Acıbadem Adana Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Yavuz, özellikle son yıllarda yaşanan gelişmelerle, her evredeki meme kanseri hastası için olumlu sonuçlar alınabildiğini ancak tedavi başarısını artıran en önemli etken ve altın standartın erken tanı olduğunu belirtti.
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Yavuz, meme kanserinin, memedeki süt bezleri ve süt kanallarında oluşan hücrelerin kontrol dışı çoğalması ve vücudun başka bölümlerine de yayılarak çoğalmayı sürdürmesi olarak tanımlandığını söyleyerek, "Her yıl yaklaşık 450 bin kadın meme kanseri nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bu da tüm kadın kanserlerine bağlı yaşam kayıplarının yüzde 14'ü anlamına geliyor. Ancak meme kanseri aynı zamanda özellikle erken evrede yakalandığında en yüksek şifa oranına sahip kanserlerden biri. Bu nedenle özellikle risk faktörlerine sahip kişilerin bu konuda çok daha özenli olması gerekiyor" dedi.
Prof. Dr. Sinan Yavuz, kişinin birinci derecede yakınlarında meme kanseri bulunmasının en önemli risk faktörlerinden birini oluşturduğuna işaret ederek, "Annenin veya kardeşin menopoz dönemi öncesi meme kanseri yaşaması durumunda risk çok daha fazla artıyor. Bu kişilerin uzman hekim takibinde olması hayati önem taşıyor. Genel olarak ailede kanser hastalığı bulunan kadınların 25 yaşından itibaren klinik muayene ve tarama testlerine başlanmış olması gerekiyor" diye konuştu.

Erken tanı, kanserin tamamen tedavi şansını veriyor
Yavuz, erken tanı konulan meme kanseri hastalarının tamamen tedavi edilebilme şansının önemli oranda yükseldiğine dikkat çekerek, "Bu durum kadınların en büyük kabusu haline gelen memenin tümüyle alınması ihtimalini de en aza indiriyor. Dolayısıyla amaç, tanının mümkün olabildiğince erken dönemde konması oluyor. Buna rağmen erken teşhiste çok önemli rol oynayan mamografik tarama, hekim muayenesi ve kendi kendini muayene çoğu zaman ihmal ediliyor" dedi.
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Yavuz, tedavinin hastanın durumu, kanserin evresi, konumu, başka organlara sıçrayıp sıçramadığı gibi birçok etkene göre belirlendiğini cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi (ışın tedavisi) gibi birkaç yöntemin birlikte kullanıldığını söyledi.

Yaşam süresini uzatan ilaç tedavileri
Prof. Dr. Sinan Yavuz, meme kanserinin biyolojik yapısının daha iyi anlaşılmasıyla birlikte kemoterapi ve ilaç tedavisi konusunda çığır açan gelişmeler yaşandığını kaydederek, şunları söyledi:
"Özellikle yeni kullanılmaya başlayan ilaçlarla, halen tedavide önemli bir yer tutan kemoterapi ajanlarının kombine tedavisiyle, erken evre meme kanserinin tekrarlama riski önemli ölçüde azalıyor. Bununla birlikte ileri evre hastalarda da tedavi başarısında artış sağlıyor. Kemoterapi tedavisinde kullanılmaya başlanmasıyla tedavi yaklaşımlarının değiştiği hedefe yönelik ilaçlar da meme kanserinde başarıyla kullanılıyor. Hedefe yönelik ilaçlarla kemoterapinin etkinliği artarken, yan etkinin de azaldığı görülüyor. Meme kanserinin alt gruplarının tedavisinde yan etkileri kemoterapi ilaçlarına oranla daha az olan hormonal tedaviler de etkin şekilde kullanılıyordu. Son yıllarda hormonal ilaçların akıllı ilaçlar ve hedefe yönelik ilaçlarla bir arada kullanılmasıyla etkinliğinin arttığı görülüyor."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER