"Geleceği İşit"
SAĞLIK"3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü" kapsamında Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu yılın teması "Geleceği İşit" olarak belirlendi. Bu bağlamda açıklamalarda bulunan Kulak...
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Eda Tuna Yalçınozan, işitme kaybının önlenebilmesi için yapılması gerekenler konusunda toplumun bilinçlendirilmesi için her yıl 3 Mart tarihinin Dünya Kulak ve İşitme Günü olarak ilan edildiğini ve Dünya Sağlık Örgütünün bu yıl belirlediği "Geleceği İşit" teması ile işitme kaybının artışını önleyici stratejilere odaklanarak, işitme kaybı yaşayan kişiler için gerekli rehabilitasyon hizmetlerine, iletişim araçlarına ve ürünlerine erişebilme hedefinde olduğunu ifade etti.
"Dünyada yaklaşık 360 milyon kişi işitme engelli"
Dünya genelinde yaklaşık 360 milyon işitme engellinin olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Yalçınozan, bunların 32 milyonunun çocuk olduğunu belirtti. İşitme kaybının genetik kökenli olabileceği gibi doğum sırasında gelişen komplikasyonlardan da kaynaklanabileceğini belirten Uzm. Dr. Yalçınozan şöyle devam etti: "İşitme kaybı, genetik kökenli ve doğum sırasında yaşanılan sıkıntılar sonucunda oluşabileceği gibi bazı bulaşıcı hastalıklar, ilaç kullanımları, yüksek sese maruziyet ve ilerleyen yaş nedeniyle de gelişebilmektedir. Aslında çocukluk çağı işitme kayıplarının yüzde 60'ı önlenebilir nedenlere bağlıdır. Fakat işitme kaybı fark edilmesi güç ve geç bir sorun olarak karşımıza çıkabilir."
"Yenidoğan tarama programları işitme sorunları erken dönemde tespit edilebiliyor"
İşitme kaybı yaşayan çocuklarda erken tanının konulabilmesi ile ilgili bilgiler de veren Uzm. Dr. Yalçınozan, erken tanının konuşma ve dil gelişimi açısından çok önemli olduğunu ifade etti. Son yıllarda ülkemizde rutin olarak yeni doğan tarama programları adı altında yapılan işitme taraması programları sayesinde bebeğin ilk dönemlerinde gelişebilecek olan sorunların odyolojik testler ile belirlenebileceğini, bu amaçla her yeni doğana taburcu olmadan önce ya da en geç yaşamının ilk bir ayı içerisinde mutlaka işitme taraması yapılması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Yalçınozan: "Bebekler, dünyaya gelişleri ile birlikte sesleri algılamaya ve tanımaya başlarlar ve beyinleri de o yönde gelişmeye devam eder. İşitme kaybı geç saptanan bebekler, işitsel gelişim konusunda geride kalmış olacaktır. Belki de kaybedilen süre, işitsel gelişimin telafisine tam olarak olanak vermeyecektir. Bu nedenle, gelecekte işitme engelli olarak nitelendirilecek bir kişinin engelsiz bir yaşam sürmesinin önüne geçmek için doğumu izleyen ilk günlerde bebeğinize yeni doğan işitme testi yaptırmayı ihmal etmeyin" dedi.
Erken tanı sayesinde işitme kaybı olan kişilerin işitme cihazları, koklear implant ve diğer yardımcı cihazlardan rehabilitasyon programları yardımıyla fayda görebileceğini de sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Yalçınozan, aynı zamanda işitme kaybına bağlı olarak gelişen sorunların çözümlenmesinin, bireyin toplumsal yaşama sosyal ve psikolojik olarak güçlü bir şekilde katılmasını ve yaşam kalitesini artırmasını sağlayabileceğini ifade etti.
İlginizi Çekebilir