© Gündemdeyiz

Ozon terapi binbir derde deva oluyor

Dr. Emrah Çinik, Ozon Terapinin, doku ve hücrelere ihtiyacı olan oksijeni, aktif oksijen molekülü olan ozon gazı (O3) kullanılarak sağlamayı hedefleyen bir tedavi yöntemi olduğunu...

Dr. Emrah Çinik, Ozon Terapinin, doku ve hücrelere ihtiyacı olan oksijeni, aktif oksijen molekülü olan ozon gazı (O3) kullanılarak sağlamayı hedefleyen bir tedavi yöntemi olduğunu söyledi.
Çinik, Medikal estetik alanında kullanılan ozonun, daima saf ozon ve saf oksijen karışımı olarak kullanıldığını belirterek, "Ozon Terapi uygulamasında verilen ozon gazı ciltte biriken doymamış yağ asitlerinin çift bağları ile reaksiyona girerek yağ zincirlerinin kırılması etkisini yaratmaktadır. Uygulamanın temel mantığı, oksijenin etkisiyle hidrofobik (su sevmeyen) yağların, daha az stabil olan hidrofilik (suyu seven) yağlara dönüşmesini ve vücuttan atılmasını sağlamaktır. Diğer taraftan alyuvarların oksijen taşıma kapasitesini arttırarak, kılcal damarlarda kan akımının düzelmesi ile yağ dokusu hücrelerinin metabolizmalarının normal hale dönmesi hedeflenmektedir" dedi.
Ozon Terapinin; bireylerin metabolik hızını artırmanın en iyi yollarından biri olarak bölgesel incelme sağladığını kaydeden Dr. Emrah Çinik, daha sonra şunları söyledi; "Kan şekerinin düzenlenmesine destek olur ve açlık krizlerini önler.
Organizmanın yağlardan enerji üretmesi için gerekli hücresel düzenlemeleri kuvvetlendirir.
Başta cilt olmak üzere, beyinde ve kaslarda kan dolaşımını arttırarak vücudun daha iyi oksijen elde etmesine ve enerjiye daha kolay ulaşmasına yardımcı olur.
Kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin metabolizma aktivasyonu sayesinde kazandırdığı genel iyilik hali kişilere kendilerini yenilenmiş hissettirir ve anti-aging etkisi yaratır.
İş hayatındaki stresten ve yoğun çalışma temposundan kaynaklanan zihinsel ve bedensel yorgunluğun giderilmesinde etki eden bir yöntemdir.
Fiziksel dayanıklılığı arttırmaktadır. Profesyonel sporcular ve kadınlar bu tedaviden faydalanmaktadırlar.
Kronik Yorgunluk Sendromu konusunda önemli düzelmeler sağlayabilmekte ve hücre seviyesinden başlayarak vücutta hastalığın yol açtığı kötü etkileri anlamlı düzeyde gidermektedir.
Günlük yaşam mücadelesi, iş yoğunluğu, mesleki sıkıntılar, endüstriyel olarak hazırlanan gıda ürünleri, çevre kirliliği, nikotin, alkol, kahve, manyetik kirlenmeler, yanlış yaşam biçimi ve hatalı beslenme, hareketsizlik, hastalık ve enfeksiyonlar gibi etkenlere bağlı olarak oluşan strese karşı mücadele anlamında, stres hormonu olarak adlandırılan adrenalinin vücutta yıkılmasını sağlar."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER