Sağlıklı beslenme ve sporla kalbinizi koruyun
SAĞLIKDüzce Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Osman Kayapınar, "Kalbimizi korumak ve kalp krizi riskini azaltmak, yaşam tarzımızla yakından ilişkilidir"...
Düzce Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Osman Kayapınar, 1997 yılından bu yana önce insan sağlığı ve hasta memnuniyetini temel alan Kardiyoloji bölümünün çalışmaları ve kalp hastalıkları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
"Bölgemizde hastaların güvenini kazandık"
Son yıllarda çevre illerden çok sayıda hastanın tedavi olmak için Düzce Üniversitesi Hastanesi'ni tercih ettiğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Kayapınar, 2017 yılında 2 bin 500 hastaya anjiyografi, bin 200 hastaya stent, 30 hastaya periferik arter stent, 150 hastaya kalp pili uygulaması ve yaklaşık 20 hastaya ise elektro fizyolojik çalışma yaptıklarını dile getirdi. Koroner anjiyografi, balon, stent uygulamaları ve poliklinik çalışmalarıyla bölgede hastaların güvenini kazandıklarına vurgu yapan Kayapınar, Kardiyoloji Anabilim Dalı olarak çalışmalarına 7 gün 24 saat kesintisiz devam ettiklerini sözlerine ekledi.
"Kalp yetmezliği ve koroner damar hastalıklarıyla çok sık karşılaşıyoruz"
Düzce Üniversitesi Hastanesi'ne başvuran hastalarda, kalp yetmezliği ve koroner damar hastalıklarına çok sık karşılaştıklarını belirten Yrd. Doç. Dr. Kayapınar; diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, aile hikayesi, sigara kullanımı ve yaşam tarzı gibi bir çok etkenin kalp hastalıklarına yol açabileceğine işaret etti. Kalp hastalıklarının belirtileri hakkında bilgiler veren Kayapınar, "Düzce'de genel olarak hastalar yürüyemez hale gelince geliyor. Kriz geçiriyor, son ana kadar bekliyor. Eğer son zamanlarda gelişen efor kapasitesi kaybı, nefes darlığı, göğüs ağrısı ya da ritim bozukluğunuz varsa kesinlikle kardiyoloğa başvurmalısınız" diyerek risk faktörü taşıyan kişilerin kardiyoloji polikliniğine başvurmaları gerektiğini dile getirdi.
Ailesinde kalp hastalığı öyküsü olan bir kişide oluşabilecek risklerin hastalığa göre değişkenlik gösterdiğini söyleyen Kayapınar, "Mesela kapak hastalıkları daha çok küçükken geçirilen enfeksiyonla bağlantılı oluyor. Ailenizde birinde kapak hastalığı varsa sizde de olacak diye bir şart yok. Ama kalp yetmezliği ve kardiyomiyopati (kalp kası) hastalıkları kalıtsal olarak geçebilir. Erken yaşlarda görülen koroner arter hastalıklarının da kalıtsal yatkınlığı vardır. Erkek için 45, kadın için 55 yaşından önce koroner arter hastalığı erken sayılabilir. Yaşam tarzı değişiklikleri ile riski en aza indirmek mümkündür" ifadelerini kullandı.
"Mevsim geçişlerinde kalp yetmezliği olan hastalar risk altında"
Soğuk ya da çok sıcak havada kalp kaynaklı göğüs ağrılarının kalp krizi riskini arttırabileceğine değinen Yrd. Doç. Dr. Kayapınar, mevsim geçişlerinde bütün kronik hastalıklarda olduğu gibi kalp yetmezliği olan hastaların da risk altında olduğunu kaydetti. Son yıllarda gençlerde kalp krizinin görülme sıklığının arttığı uyarısında bulunarak bu durumun genellikle gençler arasında yaygınlaşan madde bağımlılıklarıyla ilişkili olabileceğini de sözlerine ekledi.
"Stentte başarı oranı yüzde yüzlere yakındır"
Koroner arter hastalıklarında uygulanan stentlerin başarı oranlarının yüzde yüzlere yakın olmasına karşın kalp krizi riskini tamamen ortadan kaldırmadığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Kayapınar, ''Bizim yaptığımız iş aslında tıkalı damarı mekanik olarak açmaktır. Bu işlem için kullandığımız stentlerin de yabancı cisim oldukları unutulmamalı, tıkanmaması ve uzun ömürlü olmaları için hastaların önerilerimize ve ilaç tedavilerine özen göstermelerini gerekmektedir. Bu sayede stentle ilgili komplikasyonları en aza indirmek mümkündür'' diye konuştu.
"Kalp krizi riskini azaltmak yaşam tarzınızla ilişkili"
Kalp hastalarının yarışmalı sporlardan kaçınarak efor kapasitelerine göre doktorlarının önerdiği sporları yapabileceklerinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Osman Kayapınar, "Kalbimizi korumak ve kalp krizi riskini azaltmak, yaşam tarzımızla yakından ilişkilidir. Metabolik sendrom, diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi gibi kontrol edilebilir risk faktörlerini yöneterek kalp hastalıklarının önüne geçmek bir noktaya kadar mümkün olabilir, ancak değiştirilemeyen risk faktörlerinin de var olduğunu biliyoruz. Çocuklarımıza, doğru beslenme ve spor alışkanlığını küçük yaşlardan itibaren kazandırmak zorundayız ve çocuklarımızı başta sigara ve alkol olmak üzere son zamanlarda artarak devam eden madde kullanımları konusunda da eğitmeliyiz" sözleriyle açıklamalarını sonlandırdı.
İlginizi Çekebilir