"Türkiye'nin Otomobili" için imzalar atıldı
POLİTİKACumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ortak Girişim Grubu'ndan beklentimiz, hazırlık sürecini hızla tamamlayarak en geç 2019'da otomobilimizin prototipini tamamlaması, 2021'de de...
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Türkiye'nin Otomobili Projesi Ortak Girişim Grubu İşbirliği Protokolü İmza Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Otomobili Projesi'nde bulunan Anadolu Grubu, BMC Grubu, Kıraça Holding, Turkcell, Zorlu Holding'den oluşan Ortak Girişim Grubu'nun yükünün çok ağır olduğunu belirterek, "Ülke ve millet olarak bu büyük hayalimizi gerçekleştirme sorumluluğunu sizlerin sırtına yüklüyoruz" diye konuştu.
"Bu teröristleri bitirinceye kadar mücadeleyi sürdüreceğiz"
Konuşmasına Hakkari ve Tunceli'de teröristlerle çıkan çatışmalar neticesinde şehit olan güvenlik güçlerine rahmet dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17'sinin Hakkari, 5'inin Tunceli'de olmak üzere 22 teröristin etkisiz hale getirildiğini kaydederek, çatışmaların sürdüğünü belirtti. Erdoğan, "Biz şehidimizin kanını yerde bırakmayacağız. Bu teröristleri bitirinceye kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Zira bu ülkede terörün egemen olmadığını bu zihniyetlere göstereceğiz" dedi.
"İlk otomobilin bedelini ödemek şartıyla taliplisi de benim"
Muhammed Ali'nin "Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur" sözünü hatırlatan Erdoğan, "Bizim de bugün Ortak Girişim Grubu'nun tanıtımı için bir araya geldiğimiz; markası Türk, tasarımı Türk, mühendisliği Türk, teknolojisi Türk, üretimi Türk, pazarlaması Türk bir otomobile sahip olma hayalimiz var. Bu bizimle birlikte milletimizin de hayalidir. Bundan 20-30 yıl önce ülkemizde yerli otomobil üretilmesi noktasındaki tereddütleri anlayabiliyorum. Örneğin ülkemizde toplam 91 bin otomobilin satıldığı 2001 yılında böyle bir teşebbüsün ekonomik bulunmaması gayet tabi. Ama geçtiğimiz yıl itibariyle yılda 757 bin otomobil satışına ulaşmış bir Türkiye'de bu konuda hala adım atılmıyor olması artık ülkemizin bir ayıbı haline gelmişti. Bugün bu ayıptan kurtulma yolunda tarihi bir adım atıyoruz. Türkiye'nin otomobili, bu konuda yılardır yaptığım çağrıların makes bulmuş olmasından dolayı memnuniyet duyuyorum. Ortak Girişim Grubu'ndan beklentimiz, hazırlık sürecini hızla tamamlayarak en geç 2019'da otomobilimizin prototipini tamamlaması, 2021'de de ticari satışına başlamasıdır. Türkiye'nin 2023 hedefleri arasında özel bir yere sahip olduğuna inandığım bu projede en küçük bir geçime istemiyoruz. Karşınıza çıkacak sorunların çözümü, engellerin aşılması noktasında Cumhurbaşkanı olarak bizzat yanınızda yer alacağımı belirtmek isterim. Gerekiyorsa sırf bu projenin takibi ve sıkıntıların bertaraf edilmesi için Cumhurbaşkanlığında da bir ekibi görevlendireceğimi bilmenizi istiyorum. Artık zaman kaybına tahammülümüz yok. Madem ki, bu babayiğit arkadaşlarımız ellerini taşın altına soktular, bize de onlara gereken her yerde omuz ve destek vermek düşer. Piyasaya süreceğiniz ilk otomobilin bedelini ödemek şartıyla taliplisi de benim" şeklinde konuştu.
"Türkiye öyle bir ülke ki, kimse husumetini kazanmak istemez, ama kimse büyümesini ve kendi ayakları üzerinde durmasını da istemez"
Dünyada genel olarak gelişme ve kalkınmada, özellikle de otomotiv piyasasında belirli sıçrama dönemleri olduğunu belirten Erdoğan, "2. Dünya Savaşı'na kadar olan dönemi otomotiv sektörünün başlangıç yılları olarak ifade etmek mümkündür. 1945'den 1980'lere kadar olan dönem, Amerika ve Avrupa merkezli olarak sektörün sıçrama dönemidir. 1980'den günümüze kadar geçen süreçte bir yandan sektör küreselleşirken bir yandan da Güney Kore, Çin, Hindistan gibi yeni aktörler devreye girmiştir. Son yıllarda hibrit otomobiller, elektrikli otomobiller, sürücüsüz araçlar gibi gelişmelerle sektörün yeni bir döneme girişine hep birlikte şahit oluyoruz. Türkiye olarak otomotiv sektörünün ilk üç dönemini kaçırdık. Esasen ikinci dönemini yakalama şansımız belki olabilirdi. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar; terör olayları, darbeler, siyasi istikrarsızlık ve toplumsal huzursuzluklar gibi faktörler buna imkan vermedi. Aynı hatayı bir kez daha yapmayacak, sektörün dördüncü dönemini ıskalamayacağız. Bugün burada atılacak imzalar işte bu dönüşümü yakalama kararlılığımızın nişanesi olacaktır. Üretilecek otomobilin de bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarına uygun olacağından şüphe duymuyoruz. Bu otomobilin öncü ve taşıyıcı gücü elbette Ortak Girişim Grubu olacaktır. Bu otomobil tüm Türkiye'nin birikimi katkısı, desteği ile ortaya çıkacak. Ortaya doğru dürüst bir ürün konulduğunda milletimiz tercihini bu araçtan yana kullanacaktır. Bu ürünün çevremizden başlayarak dünyaya pazarlanması konusunda da her türlü desteği vereceğimizden emin olunuz. Dünya pazarlarında söz sahibi tüm markaların ortaya çıkışlarında ve bugünlere gelişmelerde devlet desteği aldıklarını çok iyi biliyoruz. Bizim de kendi markamız için bu şekilde hareket etmemizden daha tabi bir şey olamaz. Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi haline gelmesi bu tür girişimlerle mümkündür. Türkiye'nin otomobilinin; sınıfına, tasarımına, motor teknolojisine, modeline, üretim yöntemine, pazar hedefine elbette girişim grubumuz karar verecektir. TÜBİTAK bünyesinde üzerinde çalışmalar yapılan platform girişim grubumuzun emrine amadedir. Bunun yerine doğrudan hibrit ve elektrikli otomobile yönelmek isterlerse daha da memnun oluruz. Kararları ne olursa olsun biz kendilerine her türlü desteği vereceğiz. Yeter ki Türkiye'yi ve Türk milletini bu büyük hayali ile buluştursunlar" ifadelerini kaydetti.
"Projesi olan herkes için kapılarımız sonuna kadar açıktır"
"Bizim bu otomobil konusunda heyecanımız ve destek beyanımız Ortak Girişim Grubu'na özel değildir" diyen Erdoğan, "Biz ülkemizi geleceğe taşıyacak adım atma niyetine, iradesine sahip her kes için aynı hissiyata sahibiz. Bu proje için daha önceleri başkaları aynı kararlılığı göstermiş olsalardı onların da yanında yer alacaktık. Bundan sonra hangi alanda olursa olsun, projesi olan herkes için kapılarımız sonuna kadar açıktır. Savunma sanayiinden iletişim sektörüne, sağlık teknolojisinden tarım altyapısına, hatta yapay zekaya kadar her alanda Türkiye'nin yeni girişimlere ihtiyacı var. Konvansiyonel yöntemlerle geldiğimiz yer elbette önemlidir, Türkiye'yi 15 yılda 3 kat büyütme başarısını bu şekilde gerçekleştirdik. Orta gelir tuzağından kurtulup, yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkabilmenin yolunun tasarımdan, yüksek teknolojiden, markalaşmadan geçtiğini de çok iyi biliyoruz. Teşvik politikalarımızı bu doğrultuda gözden geçirmeli, ne pahasına olursa olsun ileri teknoloji ve yüksek katma değere sahip üretim, bu anlayışla yapılacak yatırımlara öncelik tanımalıyız. İhracatımızın niteliğini bu yönde geliştirmeden yılda 500 milyar dolar hedefine ulaşamayız. Bunun yolu örneğin madenlerimizi taş ve toprak karışımı olarak değil, mamül olarak ihraç etmekten geçer, bunun yolu otomobilin sadece görünürdeki parçalarını üretmekten değil, yazılımı da kendimizin gerçekleştirmesinden geçiyor. Sonuçta ekonominin ve teknolojinin gittiği yön bellidir. Bizim de kendimizi buna göre ayarlamamız şart. Daha önceki fırsatları girişimcilerimizin ayağına pranga vurarak, önlerine set çekerek, işlerini zorlaştırarak, kendi iç meselelerimizle uğraşmaktan dünyanın nereye gittiğini görememekten dolayı kaçırmışız. Milletimiz hala merhum Nuri Demirağ'ın uçak fabrikası projesinin niçin neticeye ulaşmadığını anlamakta zorlanıyor. Görünürdeki sebebin uçaklardan birinin deneme uçuşu sırasında düşmesi olsa da işin gerisinde başka tezgahlar bulunduğu ortadadır. Kayseri'deki uçak fabrikası girişiminin akamete uğramasının şirketin iflası olarak gösterilen gerekçesi de kimseyi ikna etmemiştir. Devrim otomobilinin deposuna yakıt konulmadığı için deneme seferinde yolda kalması, bu çapta bir projenin rafa kaldırılmasının gerçek sebebi olamaz. Sütlüce'de dönemin en modern silah ve cephane fabrikasını kuran Nuri Killigil'in acı akıbeti ülkemizde savunma sanayinin başına gelen en büyük felaketlerden birisidir. Aradan 60 yıla yakın süre geçti. Biz merhum Nuri Killigil'in silah ve cephane konusunda ulaştığı seviyeye daha yeni yeni geliyoruz. Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Dünya standartlarında yerli piyade tüfeğimizi, tabancalarımızı, füzelerimizi, diğer yerli savunma sanayi ürünlerimizi henüz yeni yeni ticari düzeye ulaştırabildik. Şu ara Amerika'dan Polis Teşkilatımız bin 500 tane tabanca alacak, verilen cevap 'kongreden geçmedi.' Biz tabancayı yapıyoruz aslında. Bundan böyle gerek yok, Amerika'dan tabanca almayacaksınız, bizim kendi ürettiklerimizle bu süreci devam ettireceğiz. Bu kadar nazı çekmeye ne gerek var. Bunu artık ülkemizde silah fabrikalarından tedarik etmek suretiyle yola devam. Biz bu örnekleri unutmadık. Ecdadımız 'hazıra dağ dayanmaz' diye, 'el atına binen tez iner' diye boşuna söylemedi. Biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız. Türkiye öyle bir ülke ki, kimse husumetini kazanmak istemez, ama kimse büyümesini ve kendi ayakları üzerinde durmasını da istemez. Biz başkalarının ne dediğine bakmayacağız. Biz büyümeye devam edeceğiz. Biz güçleneceğiz. Biz sadece kendi ayaklarımız üzerinde durmakla kalmayacak, gönlünü ve gözünü bize yöneltmiş tüm kardeşlerimizin, tüm dostlarımızın güven kaynağı haline de geleceğiz. Başka türlü bize hayat hakkı tanımayacaklarını yaşadığımız her hadise ile bir kez daha görüyoruz. Türkiye'nin otomobili, işte bu projeye, bu anlayışla çok büyük önem veriyoruz. Mesele sadece otomobili üretmek değil, buradan ortaya çıkacak tecrübe ile dünyaya meydan okuyacak yeni ve iddialı bir çıkış ortaya koymaktır" ifadelerini kullandı.
"İddianız yoksa kanatlarınız olsa da uçamazsınız"
Konuşmasının başında söylediği Muhammed Ali'nin sözlerini tekrar hatırlatan Erdoğan, "İddianız yoksa kanatlarınız olsa da uçamazsınız. Biz ülke ve millet olarak burada iddiamızı ortaya koyuyor, 'Türkiye'nin otomobilini yapacağız' diyoruz. Hiç şüpheniz olmasın. Hem de en güzel tasarım, en güzel teknoloji, en iyi organizasyonla bu otomobili ülkemize ve dünyaya kazandıracağız. Böyle babayiğitler bize destek olduğu sürece otomobil ile birlikte daha nice başarılara beraber imza atarız. Bu ülkenin arkasında yüz milyonlarca insanın duası, 80 milyon vatandaşımızın ümidi, bize milletimizin gereken her durumda en güçlü şekilde ortaya koyduğu iradesi vardır. Ülkemize yönelik saldırıların cüreti giderek artmasına rağmen devlet ve millet olarak dimdik ayaktayız. Türkiye'yi darbelerle yıkamadılar. Türkiye'yi vesayet güçleri hep birlikte gayret ettiler, durduramadılar. Türkiye'yi terör örgütlerini kullanarak hizaya sokamadılar. Türkiye'yi, ekonomiyi silah gibi kullanarak sendeletemediler. Bölgemizdeki krizlerin yıkıcı etkilerini bize ciro edemediler. Küresel düzenin çarpıklıkları konusundaki haklılıklarımızın üzerine örtemediler. Kendilerini küresel düzenin sahipleri olarak gören ülkelerin son dönemde ülkemizin üzerine bu kadar çok gelmelerinin sebebi bunlardır. Buradan onlara kötü bir haber veriyorum, geçmişte attığı her adımı kontrol ettikleri, yaptığı her işi yönlendikleri, geleceği ile istedikleri zaman oynayabildikleri Türkiye artık yok. Artık istiklali ve istikbaline tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi, tıpkı terörle mücadelede olduğu gibi, tıpkı sınır ötesi operasyonlarda olduğu gibi hayatı pahasına sahip çıkan bir Türkiye var" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Grubu, BMC Grubu, Kıraça Holding, Turkcell, Zorlu Holding'in Türkiye'nin Otomobili Projesi'nde bulunan 5 grup olduğunu açıkladı. Erdoğan, "Projede bir de TOBB ile birlikte Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız var. Türkiye'de böyle bir proje hayata geçirilecekse bunu yapabilecek birikime, kapasiteye, imkana, kararlılığı sahip olanlar sizlersiniz. Ülke ve millet olarak bu büyük hayalimizi gerçekleştirme sorumluluğunu sizlerin sırtına yüklüyoruz. Bu yükün ağır olduğunu biliyorum, bizler kamu temsilcileri olarak sonuna kadar sizin yanınızda yer alacak, önünüzü açacak, başarınız için her türlü çabayı göstereceğiz. Cumhurbaşkanı olarak ben de bu meseleyi yakından takip edeceğim" diye konuştu.
Programın sonunda Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, BMC Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan protokole imza attı.
İlginizi Çekebilir