Atrışba: "30 yıl içinde Türkiye'de Abazaca konuşulmayacak"
Abhazya'nın başkenti Sohum'da başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeden Abhaz diasporasının önde gelen isimlerinin ve bilim adamlarının katılımıyla "Uluslararası Geriye Dönüş...
Abhazya'nın başkenti Sohum'da başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeden Abhaz diasporasının önde gelen isimlerinin ve bilim adamlarının katılımıyla "Uluslararası Geriye Dönüş ve Diaspora Politikaları" başlıklı konferans düzenlendi. Konferansa katılan Türkiye'de yaşayan Abazaları temsil eden Atay Atrışba, Abazaca'nın Türkiye'de 30 yıl içinde konuşulmayacağını söyledi.
Abhazya'da bu yıl ilki düzenlenen "Uluslararası Geriye Dönüş ve Diaspora Politikaları" başlıklı konferans ile Abhazya dışında yaşayan Abazaların durumu, geri dönüşe teşvik ve yaşadıkları coğrafyalardaki etkileri konuşuldu.
Abhazya Geri Dönüş Komitesi tarafından ve Uluslararası Apsnı Vakfı desteğiyle gerçekleştirilen toplantıda Abhaz toplumun temel sorunları, Türkiye, Suriye, Adıge Cumhuriyeti, Karaçay, Çerkessk, Ürdün, Hollanda, Avusturya, Almanya gibi ülkelerden gelen Abhazların önde gelen isimleri ve bilim adamları tarafından tartışıldı. Konferansta dünyanın en az kullanılan dilleri arasında bulunan ve UNESCO tarafından "Unutulmaya yüz tutmuş diller" arasında gösterilen Abazacanın geleceği konusu kaygıya neden oldu. Aynı zamanda Abhazya-Türkiye arasındaki diaspora ilişkileri, ulaşım problemleri ve Türkiye'de yaşayan Abazaların Abhazya'ya döndürülmeleri ile ilgili çalışmalar konuşuldu.
"Abazaca Türkiye'de artık konuşulmayacak"
Toplantıda Türkiye'de yaşayan Abazaları temsil eden Atay Atrışba, Abazaca ile ilgili yaptığı konuşmada, "Abazacayı sadece kendimiz için değil, Abhazya vatandaşı olan herkesin dili olmasını sağlamalıyız. Tabi burada kesin olarak diğer halklardan olan insanların da dillerini kültürlerini yaşatmalarını sağlamak gerekir. Türkiye'de iki Abaza yan yana geldiği zaman çoğunlukla Türkçe konuşuruz. Bunda çok yadırganacak bir durum yok, çünkü çok dağınığız, eğitim sistemimiz yok. Ama Abhazya'da iki Abaza yan yana geldiğinde Rusça konuşuyorlarsa orada dil bitmek üzeredir. Bundan sonra makul bir vade içinde, iki Abaza yan yana geldiğinde ana dili olan Abazaca'yı konuşmaları lazım. Dolayısıyla endişe edilecek bir durumdayız, ama eğer akılcı davranır amacımızı tam belirlersek, bunun için gerekli adımları atarsak o zaman dili kurtarmakta kültürü kurtarmakta mümkün. Türkiye'de çok dağınık yaşıyoruz, yeteri sayıda öğrenci olduğu zaman eğitim verilebiliyor, diyelim ki yeteri eğitimi verdik ve alt yapı oluştu ama ondan sonra bu dili kullanmadığınız zaman gelişemiyor. Abhazya'ya dönüldüğünde burada da söylediğim evrim geçirildiği zaman yaşatırsınız. Türkiye'de bizim 20-30 yıllık dille ilgili ömrümüz var, Türkiye'de sürekli dilimizi yaşatmak mümkün değil" dedi.
"Yaşama ayak uydurmazsak hızlı bir şekilde kayboluruz"
Konferansa katılanlar arasında bulunan Abazaların önde gelen isimlerinden Özkan Tarba da Atay Atrışba'nın sözlerine destek vererek, "Biz 153 sene önce burayı terk edip Osmanlı topraklarına gittik. Osmanlı da kendi politikalarından dolayı bizi belirli bölgelere dağıttı. Yerleştiğimiz vilayetlerde tek-tük kalanlar azınlıkta kaldığı için kayboldu, bir arada oturanlar kültürümüzü ve dilimizi muhafaza ettik. Bizim dilimizi çokta muhafaza ettiğimizden veya bilincimizden değil, yaşadığımız toplumun sosyo-ekonomik yapısındandır. 1970'li yıllara kadar Türkiye'de iç içe köylü toplumu olarak yaşıyorduk, 90'li yıllardan sonra bu yapı değişti. Sosyo-ekonomik yapı, şehre göç, bizden olmayanla evlilikler geliştiği zaman, 100 yıldır muhafaza edilen dilimiz son 50 yılda 4-5 misli zaafa uğradı ve bu dili bizden sonra bilimsel bir yaklaşım, eğitim ve çaba olmadıktan sonra Abhazya'da da Türkiye'de de kaybolmaya mahkum gibi görünüyor ama Türkiye'de kesinlikle kaybolacak. Bunun için diaspora örgütlerinin, buradaki gayretleri var. Dil hocaları gönderiyorlar, folklor hocaları gönderiyorlar fakat hiçbiri yeterli değil. Eskiden yaşadığımız toplumlar çok ağır ilerliyordu fakat yaşam hızlı bir şekilde değişiyor. Buna ayak uyduramazsak biz zaten hızlı bir şekilde kayboluyoruz" ifadelerini kaydetti.
"Gelecek için proje üretilmesine karar verildi"
Konferansta konuşanlar arasında bulunan Ufuk Bediz Pataraya da konferansı değerlendirerek, "Konferansta gelecek için proje üretilmesine karar verildi. Konferans amacına ulaştı mı ulaşmadı mı? Bence ulaştı. Birlikte atılan her adım, başarının başlangıcıdır. Ben gelecekten ümitliyim. Dün yapılan bazı projelerin gerçekleşmediğinin bilincine vardırtan sonra, üretilecek yeni projeler başarılmamış projeleri içine almadan ilerlemek zorunda" şeklinde konuştu.
Rus-Kafkas savaşları sırasında en çok Anadolu topraklarına sürgün edilen Abhaz toplumu, yaklaşık 153 yıldır dünyanın farklı ülkelerinde yaşıyor.
Abhazya'da bu yıl ilki düzenlenen "Uluslararası Geriye Dönüş ve Diaspora Politikaları" başlıklı konferans ile Abhazya dışında yaşayan Abazaların durumu, geri dönüşe teşvik ve yaşadıkları coğrafyalardaki etkileri konuşuldu.
Abhazya Geri Dönüş Komitesi tarafından ve Uluslararası Apsnı Vakfı desteğiyle gerçekleştirilen toplantıda Abhaz toplumun temel sorunları, Türkiye, Suriye, Adıge Cumhuriyeti, Karaçay, Çerkessk, Ürdün, Hollanda, Avusturya, Almanya gibi ülkelerden gelen Abhazların önde gelen isimleri ve bilim adamları tarafından tartışıldı. Konferansta dünyanın en az kullanılan dilleri arasında bulunan ve UNESCO tarafından "Unutulmaya yüz tutmuş diller" arasında gösterilen Abazacanın geleceği konusu kaygıya neden oldu. Aynı zamanda Abhazya-Türkiye arasındaki diaspora ilişkileri, ulaşım problemleri ve Türkiye'de yaşayan Abazaların Abhazya'ya döndürülmeleri ile ilgili çalışmalar konuşuldu.
"Abazaca Türkiye'de artık konuşulmayacak"
Toplantıda Türkiye'de yaşayan Abazaları temsil eden Atay Atrışba, Abazaca ile ilgili yaptığı konuşmada, "Abazacayı sadece kendimiz için değil, Abhazya vatandaşı olan herkesin dili olmasını sağlamalıyız. Tabi burada kesin olarak diğer halklardan olan insanların da dillerini kültürlerini yaşatmalarını sağlamak gerekir. Türkiye'de iki Abaza yan yana geldiği zaman çoğunlukla Türkçe konuşuruz. Bunda çok yadırganacak bir durum yok, çünkü çok dağınığız, eğitim sistemimiz yok. Ama Abhazya'da iki Abaza yan yana geldiğinde Rusça konuşuyorlarsa orada dil bitmek üzeredir. Bundan sonra makul bir vade içinde, iki Abaza yan yana geldiğinde ana dili olan Abazaca'yı konuşmaları lazım. Dolayısıyla endişe edilecek bir durumdayız, ama eğer akılcı davranır amacımızı tam belirlersek, bunun için gerekli adımları atarsak o zaman dili kurtarmakta kültürü kurtarmakta mümkün. Türkiye'de çok dağınık yaşıyoruz, yeteri sayıda öğrenci olduğu zaman eğitim verilebiliyor, diyelim ki yeteri eğitimi verdik ve alt yapı oluştu ama ondan sonra bu dili kullanmadığınız zaman gelişemiyor. Abhazya'ya dönüldüğünde burada da söylediğim evrim geçirildiği zaman yaşatırsınız. Türkiye'de bizim 20-30 yıllık dille ilgili ömrümüz var, Türkiye'de sürekli dilimizi yaşatmak mümkün değil" dedi.
"Yaşama ayak uydurmazsak hızlı bir şekilde kayboluruz"
Konferansa katılanlar arasında bulunan Abazaların önde gelen isimlerinden Özkan Tarba da Atay Atrışba'nın sözlerine destek vererek, "Biz 153 sene önce burayı terk edip Osmanlı topraklarına gittik. Osmanlı da kendi politikalarından dolayı bizi belirli bölgelere dağıttı. Yerleştiğimiz vilayetlerde tek-tük kalanlar azınlıkta kaldığı için kayboldu, bir arada oturanlar kültürümüzü ve dilimizi muhafaza ettik. Bizim dilimizi çokta muhafaza ettiğimizden veya bilincimizden değil, yaşadığımız toplumun sosyo-ekonomik yapısındandır. 1970'li yıllara kadar Türkiye'de iç içe köylü toplumu olarak yaşıyorduk, 90'li yıllardan sonra bu yapı değişti. Sosyo-ekonomik yapı, şehre göç, bizden olmayanla evlilikler geliştiği zaman, 100 yıldır muhafaza edilen dilimiz son 50 yılda 4-5 misli zaafa uğradı ve bu dili bizden sonra bilimsel bir yaklaşım, eğitim ve çaba olmadıktan sonra Abhazya'da da Türkiye'de de kaybolmaya mahkum gibi görünüyor ama Türkiye'de kesinlikle kaybolacak. Bunun için diaspora örgütlerinin, buradaki gayretleri var. Dil hocaları gönderiyorlar, folklor hocaları gönderiyorlar fakat hiçbiri yeterli değil. Eskiden yaşadığımız toplumlar çok ağır ilerliyordu fakat yaşam hızlı bir şekilde değişiyor. Buna ayak uyduramazsak biz zaten hızlı bir şekilde kayboluyoruz" ifadelerini kaydetti.
"Gelecek için proje üretilmesine karar verildi"
Konferansta konuşanlar arasında bulunan Ufuk Bediz Pataraya da konferansı değerlendirerek, "Konferansta gelecek için proje üretilmesine karar verildi. Konferans amacına ulaştı mı ulaşmadı mı? Bence ulaştı. Birlikte atılan her adım, başarının başlangıcıdır. Ben gelecekten ümitliyim. Dün yapılan bazı projelerin gerçekleşmediğinin bilincine vardırtan sonra, üretilecek yeni projeler başarılmamış projeleri içine almadan ilerlemek zorunda" şeklinde konuştu.
Rus-Kafkas savaşları sırasında en çok Anadolu topraklarına sürgün edilen Abhaz toplumu, yaklaşık 153 yıldır dünyanın farklı ülkelerinde yaşıyor.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.