Erdoğan'dan CHP'ye: "İdlib'teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ta yaşanan gelişmeler karşısında CHP'nin takındığı tutumu eleştirerek, "İdlib'teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ta yaşanan gelişmeler karşısında CHP'nin takındığı tutumu eleştirerek, "İdlib'teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok. Biz, görevimizi 'Niyet hayr, akıbet hayr' anlayışıyla yerine getiriyoruz, tercümesini isterse onu bilenlere sorsun" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu. İdlib'de şu anda Halep'ten kovulanlar ve Halep'te yaşam hakları sona erdirilenlerin bulunduğunu belirten Erdoğan, "İdlib bize sınır, dolayısıyla tedbirimizi almak durumundayız. Kimse bize 'Niye bunu böyle yapıyorsunuz' diyemez. Suriye'ye 911 kilometre sınır olan biziz, her an taciz ve tehdit altında olan biziz, kimse bize 'Niye bunu böyle yaptınız' diyemez. Ama şunu unutmayın, bu ülkede değil ülkenin dışında da Kılıçdaroğullarının adedi çok fazla. Bir taraftan silahlı kuvvetlerimizin sınır ötesine çıkmasına 'Evet' diyeceksin aynı konuşmanda 9 dakika sonra İdlib'te ölenlerin sorumlusu Erdoğan'dır' diyeceksin. Bu ne menem iş, sen ne cahil adamsın ya, böyle bir mantık mı olur? Mantıksızlık makam kesbediyor bunda. Böyle bir durum, aynı konuşma içerisinde. Zaten bakıyorsun yanında taşıdığı adamların her biri bir alem. Çanakkale'de bütün o kabristanlıkların, şehitliklerin olduğu bölgede hepsi 'Şarib-ül leyli vennehar', böyle bir durumda. Siz burada bir eğitime geldiniz önce bir kendinizin eğitime ihtiyacı var. 24 saat, 48 saat sabredin, içmeyin de ondan sonra için, burası kabristanlık, burası şehadet makamlarının oluştuğu yer. Bunu bile yapamadılar, bu şehitler bunlar için mi şehadet şerbetini içtiler? Kahrediyorlar ben buna inanıyorum, niye? 'Bizim arkamızdan böyle bir nesil gelecek' diye" ifadelerini kullandı.
İdlib'te özellikle Türkmen, Arap, Kürt ayırt etmeden onların izzetini korumanın, mağduriyetlerini gidermenin gayreti içerisinde olduklarını anlatan Erdoğan, "Şu anda Afrin'de Kürt vatandaşlarımız, Türkmen vatandaşlar ve bunun yanında da PYD ve YPG var, bu mücadelenin altında o da var. Bu işleri gidermemiz lazım. O rejimden biz herhangi bir şey bekleyemeyiz, o rejimin böyle bir derdi yok ve şu anda bu strateji uygun bir şekilde devam ediyor, temennim odur ki kısa zamanda bu biter" açıklamasında bulundu.
Kuzey Irak'taki gelişmeler
Kuzey Irak'taki gelişmelere dikkati çeken Erdoğan, "Kuzey Irak'ın da bu hale gelmesinin failleri bellidir, amilleri de bellidir. Onları artık şu anda açıklamaya değil, zaman ola onları da inşallah gündeme getiririz, onları da gün yüzüne çıkarırız. Çok açık, net. Telafer 400 bin Türkmen'in olduğu yer. Yarı Şia, yarı Sünni ama bu insanların hepsi 10 bini hariç oradan kaçtı ve 100 bini yine bize sığındılar. Biz onların da derdiyle hemhal oluyoruz. Aynı şey Sincar için geçerli, Sincar'da da Araplar terk etti ve oraya da PKK yerleşti ama biz oranın da derdiyle dertleniyoruz. Şimdi gündemde Kerkük var. Kerkük, çok ilginç bir şekilde gelişiyor. Tuzhurmatu, orada Türkmenler var ama bu insanlar şu anda yaşam mücadelesi veriyorlar. Bütün bunlarla da biz ilgilenmek durumundayız. 'Bize ne' diyemeyiz, biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz, bunu böyle bilin. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar Esed'in yanına gitsinler, onunla dertleşsinler ama biz farklıyız. İdlib'teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok. Biz, görevimizi 'Niyet hayr, akıbet hayr' anlayışıyla yerine getiriyoruz, tercümesini isterse onu bilenlere sorsun."
Hiçbir terör oluşumunun Türkiye'yi kuşatmasına göz yumamayacaklarını söyleyen Erdoğan, "İşte buyurun, teröristler öldürüldü, kimler gitti onları almaya? Siyasi parti, sözde siyasi parti mensupları, sözde milletvekilleri onları gittiler, teslim aldılar. Demek ki bunlar terör örgütüyle iç içe. Farkları var mı? Yok. Bunları görmemiz lazım, eğer bunları göremiyorsak kusura bakmayın bu kadar iç içe ve siyasi parti olarak parlamentoya girmesi için terör örgütünü arkasına alanlar, onların desteğiyle parlamentoya girenler 'Biz demokratik mücadele veriyoruz' diyemezler. Bunu işte daha önce 80 milletvekili çıkardıkları zamanda da gördük. 80 milletvekili çıkardıktan sonra 'Haydi sokağa' demek suretiyle bir günde 53 vatandaşımızın nasıl öldürüldüğünü de gördük. Ölenler Kürt'tü, öldürenler de Kürt'tü. Hani bunlar benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisiydi? Ne alakası var. Bu uyarıyı önce kendi nefsimize yapacağız, ondan sonra da başkalarına yapacağız, bu gerçeği de bileceğiz" dedi.
Erdoğan, "Rabbimin bize vermiş olduğu istikamet nedir, sadece ittikadır. Ona bakacağız ve onunla yolumuza devam edeceğiz. Aksi takdirde çok şamar yeriz. Kimki kavmiyetçilik yolunda devam ediyorsa sevgili peygamberimizin veda hutbesini lütfen şöyle bir açsın, temin etsin, onu bir okuyuversin. Bu kadar açık. Kendilerini güvenli ve müreffeh hissettikleri binlerce kilometre uzaktan bizim hergün canımıza, ciğerimize dokunan, geleceğimizi ilgilendiren konularda ahkam kesenlerin hesapları artık bizi ilgilendirmiyor" şeklinde konuştu.
"Biz kendi hesabımıza bakacağız" diyen Erdoğan, "Bizim hesabımız bellidir. Hep söylüyoruz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Yolumuza böyle yürüyeceğiz. Geleceğimizi işte bu 4 temel direk üzerine kurmakta kararlıyız. Tek millet derken 80 milyonun tek millet oluşundan bahsediyorum. Tüm etnik unsurlar birbirimizi yaradandan ötürü seveceğiz ve böyle tek millet olacağız. Tek bayrak. Evet bizim bayrağımız belli, kimse paçavraları bize dayatmasın. Şehidimizin kanından rengini alan, bağımsızlık ifadesi olarak hilalle sembolleşen ve şehitlerimizin ta kendisi olarak yıldız ile yıldızlaşan bir bayrağımız var. Bunun dışında kimse bize bir dayatmada bulunmasın. Sıkışınca 'bizim de bayrağımız bu' diyenler bizi aldatmasın. Biz sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Kongrelerinizde bile İstiklal Marşı'nı okutmaktan imtina eden, kaçınan, bayrağımızı salonlara koymayan, sokmayan siz yalancısınız. Siz bu ülkede demokrasi için mücadele edemezsiniz. Sizin özgürlük diye bir endişeniz asla yok. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu böyle bilesiniz. Zira biz 'tek vatan' diyoruz. 780 bin kilometrekarede, evet bu vatan topraklarında herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Eğer bugün Tendürek'te, Gabar'da, Cudi'de, Bestlerdereler'de bir mücadele sürüyorsa eğer ta Kandil'e kadar uzanıyorsak bunun bir sebebi var. Bunlar durup dururken değil, bundan sonra da devam edecek" açıklamasında bulundu.
Terörle mücadeleyi hem onurlu hem şahsiyetli hem de hukuk içerisinde sürdürmeye devam edeceklerine dikkati çeken Erdoğan, "Varsın gelsin sizin milletvekilleriniz o derelerden, onları dağlardan toparlayıp götürecekleri yere götürsünler. Olay bu kadar basit. Çünkü, bizim Mehmetlerimizin canına kıydınız, çünkü sivillerimizi siz şehit ettiniz. Bunların kanı yerde kalmayacak, Biz bunun sözünü verdik ve bunu da yerine getireceğiz. Onun için hep beraber bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız. Bunu böyle bilelim" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanılan dönemin hassasiyetlerinin AK Parti olarak sorumluluklarını ağırlaştırdığını belirterek, "Herkesin tembellik yapmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz tembel olamayız. Biz çok çalışacağız. Herkesin kendi iç çekişmeleriyle zaman geçirmeye hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin ağzına geleni söylemeye, istediği gibi davranmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin milleti umursamadan bildiğini okumaya hakkı olabilir. Bizim yok. Herkesin plansız, programsız, hesapsız kitapsız işlere kalkışmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz ağzımızdan çıkan her sözü attığımız her adımı, yaptığımız her işi ülkemizin ve milletimizin menfaatleri bakımından dikkatlice tartmak, değerlendirmek, ölçüp biçmek mecburiyetindeyiz. İster ekonomisiyle ilgili olsun, ister iç siyasetle, ister dış politikayla isterse başka herhangi bir konuyla ilgili olsun tüm işlerimizde bu kriterlere uygun davranmazsak kendimizi ve ülkemizi ciddi sıkıntıya sokarız" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Eğer Novipazar'da, Sancak'ta herkes 'Türkiye' diyorsa, 'Erdoğan' diyorsa bunun bir sebebi var. Gönülden gönüle giden bir yol vardır. İşte bu yolu Rabbim inşa ediyor, tesis ediyor. Biz, bu kardeşlerimizin hiçbirini tanımayız. Ama bak tanışıyoruz ve o bağlılık, o heyecan, o aşk öyle durup dururken olmuyor. Öyleyse bizim bunları çok iyi düşünmemiz, anlamamız lazım ve bunlar için de çok çalışmamız lazım. Bir kısım arkadaşlarımız görevlerine devam ediyor. Değişim ihtiyacı olan yerlerde bugüne kadar hizmet etmiş arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyor, yeni arkadaşlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Kongrelerde vazifelerini yeni isimlere devreden arkadaşlarımızın önümüzdeki dönemde teşkilatlardan belediyelere ve meclise kadar her kademede görev almalarının yolları açıktır. Bizim, bu kardeşlerimizle yollarımızı kaybettik, artık bir daha biraraya gelmeyeceğiz diye bir şey kesinlikle anlaşılmamalı. Buna biz sıradan diğer partiler gibi bakmayacağız. Bu hareket alışılmış bir parti değil, bu bir davadır. Dava ise davada olay zaman zaman makam mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli."
"Bir bayrak yarışı olarak gördüğüm bu hizmet yolunda kime, ne zaman, hangi mevkide görev düşeceği belli olmaz" diyen Erdoğan, "Bunun için tüm arkadaşlarımızdan partimizle sadece gönül bağlarını değil, fiziki bağlarını da güçlendirerek devam ettirmelerini istiyorum. Teşkilatlarımızla birlikte belediyelerde de şimdiden birtakım düzenlemeler yapmaya başladık. Özellikle kritik gördüğümüz birtakım yerlerde yeni döneme daha ciddi hazırlık yapabilmek için mevcut isimlerin çekilmesi konusundaki kararımızı adım adım hayata geçiriyoruz. Görevlerinden feragat eden arkadaşlarımız elbette partimizde çalışmayı, katkı sağlamayı sürdüreceklerdir. Bu bir tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir. Hiç kimsenin gerek teşkilatlarda gerekse belediyelerde görevini devreden arkadaşlarımızla ilgili en küçük bir olumsuz söz söylemesine, incitici tutum içerisine girmesine kusura bakmasınlar izin veremeyiz. Öyle bir şey olamaz. Bizler pazara kadar değil, mezara kadar yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yapmaya kasem etmiş bir kadroyuz" dedi.
Erdoğan, "Ülkemiz, milletimiz, davamız ve partimiz için taş üstüne taş koymuş herkesin, teröre bulaşmamış ve ihanet etmemiş olması şartıyla gönlümüzün baş köşesinde yeri vardır. AK Parti olarak biz genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm kadroları ile sorumluluklarının farkında olan parti olarak ülkemize ve milletimize hizmete devam ediyoruz. Peki, anamuhalefet partisinin ve onunla aynı dili kullanan kesimlerin böyle bir sorumluluk ruhuyla hareket ettiğini söylemek mümkün mü? Maalesef. Gerçekten samimi bir üzüntüyle ifade ediyorum ki durum tam tersinedir. Dünyadaki en sorumsuz, en tutarsız, en ana kronik anamuhalefet partisine sahibiz. Genel Başkanından milletvekillerine, belediye başkanlarına kadar anamuhalefetin tüm kadroları yabancı devletlerinden terör örgütlerine kadar herkesin yanındadır. Bir tek kendi ülkesinin ve milletinin yanında değildir. Böyle bir anamuhalefet partisine sahibiz. Türkiye, filanca ülkeyle sorun yaşar, karşı tarafla bir olup kendi ülkelerine saldırırlar.Hemen hesap yapmışlar, 50 milyar zarara girdik, bu aradaki krizde. Naslı da yaptılar bu hesabı? Bugün gazetelere bakıyorum, sıfırlandı diyor, tekrar iş başına dönmüş. Türkiye, terörle mücadeleye girişip onların elemanlarıyla da kol kola girip kendi devletlerinin üzerine yürüdüler, sözde adalet yürüyüşü yapıyorlar. Kimlerle beraber? Terör örgütleri mensupları ve onlarla yan yana olanlarla beraber. Bunlar dürüst değil. Hasta. Ayakta duracak mecali yok. Cezaevinden bu gerekçeyle çıkanlar, bunlarla yürüyüş yapabiliyor. Nasıl da hastaymış" açıklamasında bulundu.
Erdoğan, "Başımıza adeta FETÖ'nün şakirti, PKK'nın yoldaşı, Avrupa Birliği'nin 5. kolu kesildiler. Bu gece Pensilvanya'dan tehditleri aldık, uçaklar buraya saldırabilir, helikopterle bize saldırabilirler, dua yapıyor, nasıl dua ise. Beddua ile karışık filan. Ey Amerika şunlara bir bak da kimi beslediğinin farkında değilsin. Senin ülkende, Pensilvanya'da 400 dönüm arazide böyle bir kişiyi besliyorsun, ondan sonra belge istiyorsun, al sana belge. Acaba benzer bir şeyi Türkiye'den birileri Amerika'ya yapsa sessiz kalır mısın? Hemen buraya bildirirsin. Zaten gönderdiğin bir büyükelçi var ki adeta Amerika'yı yönetiyor, hükümetimin adına buradayım' diyor. Bir de kendine göre, bize bunların belgeleri verilmedi vesaire. Bunun belgesini sana Dışişleri Bakanlığı vermez, yargı verir. Dördünde tutuklandı, evvelsi güne kadar kimse savcılığa müracaat edip de bu tutukluyla görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar, çünkü bunların meşrebinde, mizacında bu var. Elbette biz ülkemizde kendini sosyal demokrat hisseden herkese saygı duyduk, duyuyoruz. Başkanına değil ha. Kimsenin kökenine, inancına, meşrebine bakmadığımız gibi katılmasak dahi siyasi görüşüne bakmayız. Cevap veriyor bana, cevabını cevapsız bırakamam. İşte diyor ki 'Ecevit'e sataşma'. Ben Ecevit'in anlayışına sataşıyorum, çünkü bu milletin temsilcilerinin Amerikanın başkanlarının trabzana oturup kendisinin de el pençe durmasını kabul edemiyorum, mesele budur" diye konuştu.
Anamuhalefetin durumuna bakınca sosyal demokratlar için de üzüldüğünü anlatan Erdoğan, "Siz ülkenin çıkarlarını siyaset uğruna çiğnerseniz, görmezden gelirseniz, yok sayarsanız, millet de sizi çiğner geçer yok sayar. Biz geçmişin hesabını yapmayacak mıyız? Ölmüş gitmiş olabilirler, ne günlerden ne günlere geldik, bunun hesabını yapmayacak mıyız? Bunun hesabını yaptığımız zaman beyefendiler rahatsız oldu diye geri adım mı atacağız? O hesabı da yapacağız, bugünün hesabını da yapacağız, yarına nasıl odaklanacağımızın da hesabını yapacağız. Kendisine şayet iktidara gelirse, ülkenin meselelerini nasıl çözeceğini soranlara plan, program anlatmak yerine ne diyor 'Benim adım Kemal" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu. İdlib'de şu anda Halep'ten kovulanlar ve Halep'te yaşam hakları sona erdirilenlerin bulunduğunu belirten Erdoğan, "İdlib bize sınır, dolayısıyla tedbirimizi almak durumundayız. Kimse bize 'Niye bunu böyle yapıyorsunuz' diyemez. Suriye'ye 911 kilometre sınır olan biziz, her an taciz ve tehdit altında olan biziz, kimse bize 'Niye bunu böyle yaptınız' diyemez. Ama şunu unutmayın, bu ülkede değil ülkenin dışında da Kılıçdaroğullarının adedi çok fazla. Bir taraftan silahlı kuvvetlerimizin sınır ötesine çıkmasına 'Evet' diyeceksin aynı konuşmanda 9 dakika sonra İdlib'te ölenlerin sorumlusu Erdoğan'dır' diyeceksin. Bu ne menem iş, sen ne cahil adamsın ya, böyle bir mantık mı olur? Mantıksızlık makam kesbediyor bunda. Böyle bir durum, aynı konuşma içerisinde. Zaten bakıyorsun yanında taşıdığı adamların her biri bir alem. Çanakkale'de bütün o kabristanlıkların, şehitliklerin olduğu bölgede hepsi 'Şarib-ül leyli vennehar', böyle bir durumda. Siz burada bir eğitime geldiniz önce bir kendinizin eğitime ihtiyacı var. 24 saat, 48 saat sabredin, içmeyin de ondan sonra için, burası kabristanlık, burası şehadet makamlarının oluştuğu yer. Bunu bile yapamadılar, bu şehitler bunlar için mi şehadet şerbetini içtiler? Kahrediyorlar ben buna inanıyorum, niye? 'Bizim arkamızdan böyle bir nesil gelecek' diye" ifadelerini kullandı.
İdlib'te özellikle Türkmen, Arap, Kürt ayırt etmeden onların izzetini korumanın, mağduriyetlerini gidermenin gayreti içerisinde olduklarını anlatan Erdoğan, "Şu anda Afrin'de Kürt vatandaşlarımız, Türkmen vatandaşlar ve bunun yanında da PYD ve YPG var, bu mücadelenin altında o da var. Bu işleri gidermemiz lazım. O rejimden biz herhangi bir şey bekleyemeyiz, o rejimin böyle bir derdi yok ve şu anda bu strateji uygun bir şekilde devam ediyor, temennim odur ki kısa zamanda bu biter" açıklamasında bulundu.
Kuzey Irak'taki gelişmeler
Kuzey Irak'taki gelişmelere dikkati çeken Erdoğan, "Kuzey Irak'ın da bu hale gelmesinin failleri bellidir, amilleri de bellidir. Onları artık şu anda açıklamaya değil, zaman ola onları da inşallah gündeme getiririz, onları da gün yüzüne çıkarırız. Çok açık, net. Telafer 400 bin Türkmen'in olduğu yer. Yarı Şia, yarı Sünni ama bu insanların hepsi 10 bini hariç oradan kaçtı ve 100 bini yine bize sığındılar. Biz onların da derdiyle hemhal oluyoruz. Aynı şey Sincar için geçerli, Sincar'da da Araplar terk etti ve oraya da PKK yerleşti ama biz oranın da derdiyle dertleniyoruz. Şimdi gündemde Kerkük var. Kerkük, çok ilginç bir şekilde gelişiyor. Tuzhurmatu, orada Türkmenler var ama bu insanlar şu anda yaşam mücadelesi veriyorlar. Bütün bunlarla da biz ilgilenmek durumundayız. 'Bize ne' diyemeyiz, biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz, bunu böyle bilin. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar Esed'in yanına gitsinler, onunla dertleşsinler ama biz farklıyız. İdlib'teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok. Biz, görevimizi 'Niyet hayr, akıbet hayr' anlayışıyla yerine getiriyoruz, tercümesini isterse onu bilenlere sorsun."
Hiçbir terör oluşumunun Türkiye'yi kuşatmasına göz yumamayacaklarını söyleyen Erdoğan, "İşte buyurun, teröristler öldürüldü, kimler gitti onları almaya? Siyasi parti, sözde siyasi parti mensupları, sözde milletvekilleri onları gittiler, teslim aldılar. Demek ki bunlar terör örgütüyle iç içe. Farkları var mı? Yok. Bunları görmemiz lazım, eğer bunları göremiyorsak kusura bakmayın bu kadar iç içe ve siyasi parti olarak parlamentoya girmesi için terör örgütünü arkasına alanlar, onların desteğiyle parlamentoya girenler 'Biz demokratik mücadele veriyoruz' diyemezler. Bunu işte daha önce 80 milletvekili çıkardıkları zamanda da gördük. 80 milletvekili çıkardıktan sonra 'Haydi sokağa' demek suretiyle bir günde 53 vatandaşımızın nasıl öldürüldüğünü de gördük. Ölenler Kürt'tü, öldürenler de Kürt'tü. Hani bunlar benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisiydi? Ne alakası var. Bu uyarıyı önce kendi nefsimize yapacağız, ondan sonra da başkalarına yapacağız, bu gerçeği de bileceğiz" dedi.
Erdoğan, "Rabbimin bize vermiş olduğu istikamet nedir, sadece ittikadır. Ona bakacağız ve onunla yolumuza devam edeceğiz. Aksi takdirde çok şamar yeriz. Kimki kavmiyetçilik yolunda devam ediyorsa sevgili peygamberimizin veda hutbesini lütfen şöyle bir açsın, temin etsin, onu bir okuyuversin. Bu kadar açık. Kendilerini güvenli ve müreffeh hissettikleri binlerce kilometre uzaktan bizim hergün canımıza, ciğerimize dokunan, geleceğimizi ilgilendiren konularda ahkam kesenlerin hesapları artık bizi ilgilendirmiyor" şeklinde konuştu.
"Biz kendi hesabımıza bakacağız" diyen Erdoğan, "Bizim hesabımız bellidir. Hep söylüyoruz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Yolumuza böyle yürüyeceğiz. Geleceğimizi işte bu 4 temel direk üzerine kurmakta kararlıyız. Tek millet derken 80 milyonun tek millet oluşundan bahsediyorum. Tüm etnik unsurlar birbirimizi yaradandan ötürü seveceğiz ve böyle tek millet olacağız. Tek bayrak. Evet bizim bayrağımız belli, kimse paçavraları bize dayatmasın. Şehidimizin kanından rengini alan, bağımsızlık ifadesi olarak hilalle sembolleşen ve şehitlerimizin ta kendisi olarak yıldız ile yıldızlaşan bir bayrağımız var. Bunun dışında kimse bize bir dayatmada bulunmasın. Sıkışınca 'bizim de bayrağımız bu' diyenler bizi aldatmasın. Biz sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Kongrelerinizde bile İstiklal Marşı'nı okutmaktan imtina eden, kaçınan, bayrağımızı salonlara koymayan, sokmayan siz yalancısınız. Siz bu ülkede demokrasi için mücadele edemezsiniz. Sizin özgürlük diye bir endişeniz asla yok. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu böyle bilesiniz. Zira biz 'tek vatan' diyoruz. 780 bin kilometrekarede, evet bu vatan topraklarında herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Eğer bugün Tendürek'te, Gabar'da, Cudi'de, Bestlerdereler'de bir mücadele sürüyorsa eğer ta Kandil'e kadar uzanıyorsak bunun bir sebebi var. Bunlar durup dururken değil, bundan sonra da devam edecek" açıklamasında bulundu.
Terörle mücadeleyi hem onurlu hem şahsiyetli hem de hukuk içerisinde sürdürmeye devam edeceklerine dikkati çeken Erdoğan, "Varsın gelsin sizin milletvekilleriniz o derelerden, onları dağlardan toparlayıp götürecekleri yere götürsünler. Olay bu kadar basit. Çünkü, bizim Mehmetlerimizin canına kıydınız, çünkü sivillerimizi siz şehit ettiniz. Bunların kanı yerde kalmayacak, Biz bunun sözünü verdik ve bunu da yerine getireceğiz. Onun için hep beraber bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız. Bunu böyle bilelim" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanılan dönemin hassasiyetlerinin AK Parti olarak sorumluluklarını ağırlaştırdığını belirterek, "Herkesin tembellik yapmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz tembel olamayız. Biz çok çalışacağız. Herkesin kendi iç çekişmeleriyle zaman geçirmeye hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin ağzına geleni söylemeye, istediği gibi davranmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin milleti umursamadan bildiğini okumaya hakkı olabilir. Bizim yok. Herkesin plansız, programsız, hesapsız kitapsız işlere kalkışmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz ağzımızdan çıkan her sözü attığımız her adımı, yaptığımız her işi ülkemizin ve milletimizin menfaatleri bakımından dikkatlice tartmak, değerlendirmek, ölçüp biçmek mecburiyetindeyiz. İster ekonomisiyle ilgili olsun, ister iç siyasetle, ister dış politikayla isterse başka herhangi bir konuyla ilgili olsun tüm işlerimizde bu kriterlere uygun davranmazsak kendimizi ve ülkemizi ciddi sıkıntıya sokarız" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Eğer Novipazar'da, Sancak'ta herkes 'Türkiye' diyorsa, 'Erdoğan' diyorsa bunun bir sebebi var. Gönülden gönüle giden bir yol vardır. İşte bu yolu Rabbim inşa ediyor, tesis ediyor. Biz, bu kardeşlerimizin hiçbirini tanımayız. Ama bak tanışıyoruz ve o bağlılık, o heyecan, o aşk öyle durup dururken olmuyor. Öyleyse bizim bunları çok iyi düşünmemiz, anlamamız lazım ve bunlar için de çok çalışmamız lazım. Bir kısım arkadaşlarımız görevlerine devam ediyor. Değişim ihtiyacı olan yerlerde bugüne kadar hizmet etmiş arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyor, yeni arkadaşlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Kongrelerde vazifelerini yeni isimlere devreden arkadaşlarımızın önümüzdeki dönemde teşkilatlardan belediyelere ve meclise kadar her kademede görev almalarının yolları açıktır. Bizim, bu kardeşlerimizle yollarımızı kaybettik, artık bir daha biraraya gelmeyeceğiz diye bir şey kesinlikle anlaşılmamalı. Buna biz sıradan diğer partiler gibi bakmayacağız. Bu hareket alışılmış bir parti değil, bu bir davadır. Dava ise davada olay zaman zaman makam mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli."
"Bir bayrak yarışı olarak gördüğüm bu hizmet yolunda kime, ne zaman, hangi mevkide görev düşeceği belli olmaz" diyen Erdoğan, "Bunun için tüm arkadaşlarımızdan partimizle sadece gönül bağlarını değil, fiziki bağlarını da güçlendirerek devam ettirmelerini istiyorum. Teşkilatlarımızla birlikte belediyelerde de şimdiden birtakım düzenlemeler yapmaya başladık. Özellikle kritik gördüğümüz birtakım yerlerde yeni döneme daha ciddi hazırlık yapabilmek için mevcut isimlerin çekilmesi konusundaki kararımızı adım adım hayata geçiriyoruz. Görevlerinden feragat eden arkadaşlarımız elbette partimizde çalışmayı, katkı sağlamayı sürdüreceklerdir. Bu bir tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir. Hiç kimsenin gerek teşkilatlarda gerekse belediyelerde görevini devreden arkadaşlarımızla ilgili en küçük bir olumsuz söz söylemesine, incitici tutum içerisine girmesine kusura bakmasınlar izin veremeyiz. Öyle bir şey olamaz. Bizler pazara kadar değil, mezara kadar yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yapmaya kasem etmiş bir kadroyuz" dedi.
Erdoğan, "Ülkemiz, milletimiz, davamız ve partimiz için taş üstüne taş koymuş herkesin, teröre bulaşmamış ve ihanet etmemiş olması şartıyla gönlümüzün baş köşesinde yeri vardır. AK Parti olarak biz genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm kadroları ile sorumluluklarının farkında olan parti olarak ülkemize ve milletimize hizmete devam ediyoruz. Peki, anamuhalefet partisinin ve onunla aynı dili kullanan kesimlerin böyle bir sorumluluk ruhuyla hareket ettiğini söylemek mümkün mü? Maalesef. Gerçekten samimi bir üzüntüyle ifade ediyorum ki durum tam tersinedir. Dünyadaki en sorumsuz, en tutarsız, en ana kronik anamuhalefet partisine sahibiz. Genel Başkanından milletvekillerine, belediye başkanlarına kadar anamuhalefetin tüm kadroları yabancı devletlerinden terör örgütlerine kadar herkesin yanındadır. Bir tek kendi ülkesinin ve milletinin yanında değildir. Böyle bir anamuhalefet partisine sahibiz. Türkiye, filanca ülkeyle sorun yaşar, karşı tarafla bir olup kendi ülkelerine saldırırlar.Hemen hesap yapmışlar, 50 milyar zarara girdik, bu aradaki krizde. Naslı da yaptılar bu hesabı? Bugün gazetelere bakıyorum, sıfırlandı diyor, tekrar iş başına dönmüş. Türkiye, terörle mücadeleye girişip onların elemanlarıyla da kol kola girip kendi devletlerinin üzerine yürüdüler, sözde adalet yürüyüşü yapıyorlar. Kimlerle beraber? Terör örgütleri mensupları ve onlarla yan yana olanlarla beraber. Bunlar dürüst değil. Hasta. Ayakta duracak mecali yok. Cezaevinden bu gerekçeyle çıkanlar, bunlarla yürüyüş yapabiliyor. Nasıl da hastaymış" açıklamasında bulundu.
Erdoğan, "Başımıza adeta FETÖ'nün şakirti, PKK'nın yoldaşı, Avrupa Birliği'nin 5. kolu kesildiler. Bu gece Pensilvanya'dan tehditleri aldık, uçaklar buraya saldırabilir, helikopterle bize saldırabilirler, dua yapıyor, nasıl dua ise. Beddua ile karışık filan. Ey Amerika şunlara bir bak da kimi beslediğinin farkında değilsin. Senin ülkende, Pensilvanya'da 400 dönüm arazide böyle bir kişiyi besliyorsun, ondan sonra belge istiyorsun, al sana belge. Acaba benzer bir şeyi Türkiye'den birileri Amerika'ya yapsa sessiz kalır mısın? Hemen buraya bildirirsin. Zaten gönderdiğin bir büyükelçi var ki adeta Amerika'yı yönetiyor, hükümetimin adına buradayım' diyor. Bir de kendine göre, bize bunların belgeleri verilmedi vesaire. Bunun belgesini sana Dışişleri Bakanlığı vermez, yargı verir. Dördünde tutuklandı, evvelsi güne kadar kimse savcılığa müracaat edip de bu tutukluyla görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar, çünkü bunların meşrebinde, mizacında bu var. Elbette biz ülkemizde kendini sosyal demokrat hisseden herkese saygı duyduk, duyuyoruz. Başkanına değil ha. Kimsenin kökenine, inancına, meşrebine bakmadığımız gibi katılmasak dahi siyasi görüşüne bakmayız. Cevap veriyor bana, cevabını cevapsız bırakamam. İşte diyor ki 'Ecevit'e sataşma'. Ben Ecevit'in anlayışına sataşıyorum, çünkü bu milletin temsilcilerinin Amerikanın başkanlarının trabzana oturup kendisinin de el pençe durmasını kabul edemiyorum, mesele budur" diye konuştu.
Anamuhalefetin durumuna bakınca sosyal demokratlar için de üzüldüğünü anlatan Erdoğan, "Siz ülkenin çıkarlarını siyaset uğruna çiğnerseniz, görmezden gelirseniz, yok sayarsanız, millet de sizi çiğner geçer yok sayar. Biz geçmişin hesabını yapmayacak mıyız? Ölmüş gitmiş olabilirler, ne günlerden ne günlere geldik, bunun hesabını yapmayacak mıyız? Bunun hesabını yaptığımız zaman beyefendiler rahatsız oldu diye geri adım mı atacağız? O hesabı da yapacağız, bugünün hesabını da yapacağız, yarına nasıl odaklanacağımızın da hesabını yapacağız. Kendisine şayet iktidara gelirse, ülkenin meselelerini nasıl çözeceğini soranlara plan, program anlatmak yerine ne diyor 'Benim adım Kemal" dedi.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.